İtalya Parlamentosu, IŞİD’in Ezidilere Karşı İşlediği Katliamları Soykırım Olarak Tanımayı Değerlendiriyor
İtalya Parlamentosu’na, IŞİD’in 2014 yılında Ezidi halkına karşı gerçekleştirdiği soykırımın tanınmasını talep eden bir önerge sunuldu. Bu adım, yıllardır süren uluslararası tartışmaların ve Ezidiler için adalet çağrılarının artmasının ardından geldi. Ezidiler, IŞİD’in Irak’ın Şengal (Sincar) bölgesine yönelik acımasız saldırısı sırasında tarif edilemez zulümlere maruz kaldı.

Önergenin öncülüğünü, Demokratik Parti üyesi Laura Boldrini yaptı. Boldrini, İtalya hükümetini bu olayları resmi olarak soykırım olarak tanımaya çağırdı. 21 Şubat 2025’te Parlamento oturumunda konuşan Boldrini, bu suçların uluslararası hukuk çerçevesinde tanınmasının önemini vurguladı. Almanya, ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve Kanada gibi birçok ülkenin Ezidilere yönelik şiddeti zaten soykırım olarak kabul ettiğini belirterek, İtalya’nın da bu konuda net bir tutum sergilemesi gerektiğini söyledi.
Boldrini, IŞİD’in 2014’te Şengal’e yönelik saldırısında gerçekleşen özel zulümleri hatırlatarak, 5.000’den fazla Ezidi’nin öldürüldüğünü ve 6.000’den fazla kadın ve çocuğun kaçırıldığını belirtti. Ayrıca, bugün bile birçok Ezidi’nin yerinden edilmiş durumda olduğunu ve hala şiddet ve zulümle karşı karşıya kaldığını vurguladı.
Boldrini, Ezidilerin bu soykırım sırasında savunmasız bırakıldığını hatırlatarak, Irak güçleri ve Kürt Peşmerge birliklerinin, sayıca üstün olmalarına rağmen geri çekildiğini ifade etti. Bu ihanet, Ezidileri sınırlı kaynaklarla IŞİD’e karşı direnmek zorunda bıraktı ve çaresiz ama kararlı bir direniş doğurdu.

İtalyan siyasetçi ayrıca, 2019 yılında Dışişleri Komitesi tarafından kabul edilen ve Ezidi soykırımının uluslararası düzeyde tanınmasını talep eden önceki kararları da hatırlattı. Ancak, tüm bu çabalara rağmen İtalya hükümeti bugüne kadar bu tutumu hayata geçirmek için somut bir adım atmadı.
Boldrini’nin çağrısı, Ezidi halkı için adaletin sağlanmasında kritik bir adım olarak gördüğü resmi bir tanımanın gerekliliğini vurguluyor. Önerisi, yalnızca milletvekillerinin değil, aynı zamanda uluslararası insan hakları örgütlerinin de dikkatini çekti. Bu kuruluşlar, bu suçların tanınmasını iyileşme ve uzlaşma için hayati bir adım olarak görüyor.
İtalya’daki tartışma, IŞİD’in işlediği vahşet nedeniyle hesap verebilirliğin sağlanması ve bu tür korkunç suçların mağdurlarının hak ettikleri adaleti alması mücadelesine yönelik daha geniş bir uluslararası tartışmayı yansıtıyor. Ezidiler dirençli bir topluluk olmalarına rağmen, 2014’ün yaralarını hâlâ taşıyorlar ve onların yaşadığı trajedi, soykırımı işleyenlerin sorumlu tutulmasının ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor.
Bu öneri İtalya Parlamentosu’nda ilerlerken, Ezidi soykırımının tanınmasının yalnızca bir hukuki sınıflandırma meselesi olmadığı, aynı zamanda ahlaki bir zorunluluk olduğu açıkça görülüyor. Dünyanın gözleri İtalya’nın üzerinde ve bu sürecin sonucu, dünya çapında zulme uğrayan diğer topluluklar için de önemli bir emsal oluşturabilir.
Ezidi soykırımının dünya genelinde tanınması yavaş ilerledi. Birleşmiş Milletler ve Barack Obama, IŞİD’in vahşetini hızla soykırım olarak tanımlamış olsa da, IŞİD üyelerinin yargılanması ve hesap sorulması konusunda ilerleme kaydedilmedi. Özellikle Irak ve Suriye’nin, IŞİD üyelerinin yargılanması için hiçbir adım atmaması, durumu daha da karmaşık hâle getiriyor. Dahası, birçok IŞİD mensubu mağdur ve mülteci kılığına girerek Avrupa’nın dört bir yanına yayılmakta, bu da onların kimliklerini tespit etmeyi zorlaştırmaktadır. Tüm bunlar, uluslararası toplumun bu bölgedeki adaletin sağlanması için bir tribunal kurması gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Böyle bir tribunal, hukuk üstünlüğüne aykırı olmayacaktır, çünkü bu tribunal, belirli bir çatışma bölümüne değil, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım işleyen kişilere odaklanacaktır. En önemlisi, IŞİD kurbanları belirli bir grup veya çatışma tarafına ait değillerdi; Orta Doğu’daki Hristiyan, Ezidi ve diğer nemüslüman azınlık gruplarına mensuptular. Ancak, şu ana kadar hiçbir büyük uluslararası güç, Ruanda ve Yugoslavya’da olduğu gibi, adaletin sağlanması konusunda herhangi bir ilgi göstermemiştir.
0 Comments